Hopa tutukluları ve Metin Hoca
Okumakta olduğum dergide doktor yakınıyor. İnsanlığıma, emeğime, hekimliğime, yeminime daha da önemlisi hastalarıma yabancılaşıyorum diyor. Bir hekimin en büyük iyileştirici güçlerinden birisi, hastasıyla kurduğu güvenli ilişkidir. Hastaları tanımak, onlarla tıbbi ilişkinin dışında bir dost gibi görüş alışverişinde bulunmak gerekir. Hâlbuki yeni yasayla devlet performans uygulaması yapıyor. Çok çalış çok kazan. Başarının anlamı çok hasta, çok reçete, çok ilaç çok röntgen daha fazla tahlil daha fazla ameliyat. Kapitalizm bizi dev hastanelere yığmış, hastalar ellerinde birer fiş kapıda bekliyor. Hastalarla beş dakika sürmeyen görüşmeler, otomatiğe bağlanmış reçeteler, nefes almaya imkân vermeyen yoğunluk ve kar daha fazla kar. RANTABL OLUYOR, patronlar çok memnun ben ise akşam olduğunda hastaları unutuyor fişlerimi sayıyorum. Kendime insanlığıma yabancılaşıyorum. Buraya kadar olanı bir doktorun ağzından kapitalizm, daha fazla hasta daha fazla ölümden medet uman düzenin çarkı.
Doktor en azından denizdeki kirliliğin farkında, birde balıklar gibi denizde yüzüp de ne denizin ne de kirliliğin farkında olmayanlara bakalım. Hopa halkı 31 Mayıs 2011 tarihinde Başbakan Erdoğan’ın mitinginde bir hengâme yaşamıştı. Öğretmen emeklisi Metin Lokmacı görgü tanıklarına göre fiziki darbe ve aşırı biber gazı etkisiyle hayatını kaybetmiş, polis şiddetini protesto eden 33 kişi Hopa-Artvin ve Ankara’da tutuklanmış. Hopa halkı ne istiyor dur? Hopa halkı en demokratik hakları olan istek, dilek ve protestolarını hükümetin yetkilisine iletmek. “Su haktır, satılamaz” , Güneşli Hidroelektrik Santrali yapımına tepki ve çayda yaşanan sömürüyü protesto ederek halk bir yerde suyuna, çayına, deresine, doğasına, geleceğine sahip çıkıyordu. Bunun için miting alanı yakınında toplanmışlardı. Ne var ki ülke halkının ağzını yasalarla, jandarma dipçiği, polis copu, biber gazı ile bağlayanlar Hopa halkının demokratik tepkisini hazmedemediler. Her zaman olduğu gibi ellerindeki panzer, cop, tazyikli su ve gazla halkın üzerine yürüdüler ve olanlar oldu.
Yaşananlar bununla kalmamış, olanları halka nasıl kavratmak isteniyorsa ona uygun bir yalan, hile dili geliştirilerek medyası, televizyonları aracı ile Hopa’da işledikleri suçu örtbas etmeye çalışmışlardır. Başbakan; ‘Hopa’da ölenin kimliğini bilmiyorum, üzerinde de durmuyorum’ Bülent Arınç, Öleni bırakın bir polis yaralandı, derken Hopa Cumhuriyet Başsavcılığı, tüm basın yayın kuruluşlarına bir yazı göndererek, Metin Lokumcu’nun cenaze törenine ilişkin yayınlanmış tüm görüntü ve fotoğrafları isteyerek insan avına çıkmış. Başbakan daha da hızını alamayarak; “Eşkıya Hopa’ya inmiş!” diyerek, kendine biat etmeyenlere demokratik hak arayanlara eşkıya benzetmesi yapmıştır. Ne ilginçtir aynı başbakan adı sayısız şike iddialarına karışan ve Metris cezaevine konulan Aziz Yıldırım için ortalığı toz dumana katan FB seyircisi üzerine polisini göndermediği gibi Aziz beyin avukatları mutlaka bir üst mahkemeye itiraz edeceklerdir diyerek kirliliğin çözümünü göstermiştir. Olaylar bununla da kalmayıp kendine Adli Tıp Kurumu denilen uzaktan kumandalı kuruluş, Metin Lokmacının kalp ve akciğer hastalığı nedeniyle öldüğüne karar vermiş. Ne hikmet ise bu kurumun Hipokrat yeminli doktorları kalp ve akciğer hastalığı ile gaz ve darbe arasında bir ilişki, bir tetikleme görememiş. Aziz Bey’e bir üst mahkeme öneren başbakan eşkıyalıktan ölen Metin hocanın avukatlarına bir üst mahkeme önerememiş.
Evet, dostlar kurulu düzenin devamı, ideolojik bulanıklığın sürdürülmesine ve hurafelerin egemen kılınmasına bağlıdır. Bunun için tıpkı bir Afrika atasözünde olduğu gibi, “Aslanlar kendi tarihçilerine sahip olana kadar avcılık öyküleri her zaman avcıyı yüceltirmiş’’ Burjuvazinin medyası ve devlet televizyonları Hopa’da olanları her zaman olduğu gibi kendi halkından sakladı yanlış anlattı. Hopa tutukluları derhal serbest bırakılmalıdır. Halkı önce tahrik edip sonra saldıran asıl suçlular ortada gezerken suçsuz insanların tutuklanması bir hukuk ayıbıdır. Metin Lokumcu’nun ölümüne sebebiyet veren kolluk kuvvetleri derhal yargılanmalıdır.
Hapishanelerinizin, cezalarınızın gücü susturmaya yeter, ama o düşünceyi çürütmeye yok etmeye yetmez. Geleceklerine sahip çıkan Hopa halkını Hopa tutuklularını, toprağı ve çiçekleri bol olan Metin hocamı vermiş oldukları devrimci mücadeleyi saygıyla selamlıyorum.
anlamak.org