Obama ve Hayranları
Ol Mahiler ki, derya içredir deryayı bilmezler
Obama geldi, her kanalda çılgınca yorumlar yapılırken, boyalı basında yazılanlar da akıllara durgunluk verdi. ’’NTV’de bir yorumcu, ya sevinemiyorum diyerek söze başlıyor. Biz acayip bir millet olduk, acaba duygusal mı davranıyoruz. Adam herkesin gönlünü aldı. Bu kadar iyi olamaz, arkasından aleyhimize bir şeyler mi çıkacak diye korkuyorum.’’
Aslında yorumcu haklı biz her zaman garip bir ülkeyiz, gariplik bize devlet eliyle garip politikacılarla öğretiliyor. Yüz yıl önce Nazım’ı öldürmek için kovalamışlardı şimdi kemik peşindeler. Bugün ise gözlerinin önünde sanatçı çöplükten yiyecek arıyor kimsenin umurunda değil. Ertesi gün sanatçı ölüyor, vah vah çok büyük sanatçı idi. Yazar, çizer, okul ve cami hocası, medya, halk, öğrenci, köşesi olan kadılar, kendilerini akıllı zannedenler sizlere ne demeli hanginize yanıt yazmalı.
İsmet Berkan çok etkilenmiş ama durun diyor, önce Başkan Obama’nın çok önemsediğim sözlerini aktarayım size: “İlişkilerin şimdiye kadar hiçbir şekilde kötüleştiğini, bizlerin dost ve müttefik olmaktan geri durduğumuzu sanmıyorum. Yapmak istediğim iyi olan bu zeminin üzerine iyileştirmeler yapmaktır’’ Berkan, sözlerini şöyle bitiriyor. ’’ Amerika da kazanır, dünya da kazanır, İslam dünyası da kazanır.’’ Acaba Berkan kapitalist sistemde insanların söylemleri mi yoksa sistemin kuralları mı önemli bilir mi?
Murat Yetkin, Ankara’dan Obama rüzgârı geçti diyor. ’’ABD Başkanı Obama’nın dün Ankara’da nasıl bir rüzgâr oluşturduğunu şu örnekle izah etmek belki de yeterli olur: 22 Temmuz 2007 seçimlerinde DPT’nin Meclis’te grup oluşturmasından bu yana Genel Kurul etkinliklerine katılmayan Genelkurmay heyeti, Obama konuşurken Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün hemen yanındaki yerini almıştı’’ Keşke Obama’nın rüzgârı altında kalacağınıza halkın oyları ile meclise gelenleri protesto edenlere, darbeyle meclise gelmek daha mı makbule geçerdi diye sorsaydınız?
Elhamdülillah laikiz, başlıklı yazısında Ahmet Altan’ın sivri zekâsına bakınız. ’’Size bir soru sorayım. Neden Güney Kore, o bölgenin en çabuk kalkınan, en çabuk zenginleşen, sanayide dünya markaları yaratan ülkesi oldu?’’ Soruyu sormuştu ama ne hikmetse yanıtını da aynı sivrilikte vermiş. ’’Neydi bu ülkenin özelliği? Güney Kore’nin en büyük özelliği, komünist Kuzey Kore’nin komşusu olmasıydı. Batı, aynı ülkenin “komünizmi” seçen parçasıyla, “kapitalizmi” seçen parçası arasındaki farkı bütün dünyaya göstermek diyerek aklınca kominizim, kapitalizm karşılaştırması yapıyor. Bununla da kalmıyor Obama, “İran’a zenginleşmesi için işbirliği öneriyor, Irak’ın bütünlüğünü savunuyor, Filistin devletinin varlığını destekliyor, ’’Türkiye ise mutlu ve zengin bir ülke olmak için her türlü desteği bulacak, tarih bize büyük bir imkân sunuyor imiş’’. Sanırım Amerika patentli solculuk da bu oluyor. Kedinin ciğere bakması gibi, ABD’nin sunduğu tarihi imkâna bakalım.
Devlet Muhsin Yazıcıoğlu’nun ailesine anıt mezar yapmayı teklif etmiş. Obama ile ne ilgisi var demeyin. Burada devletin marifetini anlatmak istiyorum. Çok duygusal ölüleri seviyor, Obama gibi sırtını sıvazlayanlara tapıyor. Muhsin başkana bu teklif yapılırken yoldaş Çatlı’ya ayıp olmuyor mu? Aralarındaki fark ne? Birisi Ankara ülkü ocakları Başkanı iken diğeri yardımcısı idi. Çatlı insanları iple boğup, kafasına kurşun sıkıp öldürdüğünde yakalanınca, derhal emniyeti arayıp Çatlı’nın serbest bırakılmasını isteyen, değilse her tarafta bomba patlatırız diyen Muhsin başkan değil miydi? Çok uzağa gitmeyelim daha Kasım ayında Çatlı’nın ölümünün 12. yıldönümünde Nevşehir’ e gelip mezarına çiçek koyarak Çatlı tertemiz bir Anadolu yiğidi olduğunu ve vatanın çıkarları için kendisini hiçe sayardı diyen Muhsin başkan değil mi? Ardında zifiri bir karanlık bırakarak giden o değil mi? Söylemek istediğim ölümü kutsayan, öldüren bir zihniyetin ölümüne söylenen sözleri anlamakta güçlük çekiyorum.
Diğer tarafta Irak’ta bir milyondan fazla Müslümanın üzerine bomba yağdırıp çoluk çocuk demeden öldüren Amerika değil mi? Sizce Obama başkan oldu diye Amerika’da sistem mi değişti, devrim mi oldu? Oyun ortada, kuralları ve neticesi de ortada. Obama’da bu ar damarı çatlamış kapitalist düzenin başkanı. Obama’da bu düzenin namussuzluklarının üstünü örtmek, hatta yeri geldiğinde bu işi gittiği ülkelerde ikiyüzlülükle anlatmak için kapitalist düzenin sahaya sürdüğü oyunculardan biri. Başardığı oranda legal bir siyasetçi olarak kalacak, başaramadığı yerde şimdiye kadar olduğu gibi oda yer altına inecek, taşeronlarını devreye sokacak. Bunu anlamakta neden zorlanıyoruz.
Sorun Obama sorunu değil, sorun kapitalist düzeni ve kurallarını anlayamama sorunu. Bir Obama gider, sistemin yeterince gelecek Obama’sı vardır. Sorun bu düzenin var oluş mantığı olan, para kar, sömürü, yolsuzluk, yoksulluk, ezen ezilen, krizler ve savaşları anlamak. Kapitalist düzen bunlarsız olamaz yaşayamaz. Kristof Kolomb adında bir adam keşif adını verdiği (aslında fetih) Haiti topraklarına ilk ayak bastığında, güzel evlerden, mutlu insanlardan, yeşil ormanlardan, sulak vadiler ’den söz etmişti. Bugün ise Haiti Amerika’nın en yoksul ülkesi. Amerika, insan olmayı ancak köle, sömürge, açlık, kriz, terör ve canavar yaratarak başarabilmiştir.
Hadi halkımız yeterli eğitimi alamadığı için bu multi-adaletsiz sistemi çözemiyor, buz dağının görünen yüzeylerinden ötesine geçemiyor, ya size ne oluyor bilenler, bilmiş kılığına girenler denizin içinde yaşayıp da suyun farkına varmayanlar. Zeki olmak, kendi konumlarını, maaşlarını, köşeleri korumak adına dünyadaki haydutları insanlara hoş göstermek değildir. Zeki olmak yaşanan dünyayı başkalarına zehir edenleri, çıkar amacıyla Irak, Afganistan demeden önüne gelen ülkeyi işgal edenlerin başkanlarına alkış tutmak değildir.
anlamak.org