Savaş ve Düşündürdükleri
‘’Eğer bir ulusun yaşamı tehlikeye girmediyse savaş bir cinayettir. M.Kemal Atatürk’’
Yıllar önce İsviçre yolculuğuna çıkarken yaptığım ilk iş, gittiğim ülke hakkında bilgi toplamak tarihine şöyle bir göz atmak olmuştu. Dağları, gölleri, bankaları, saati, çikolatası vs. Hepsi çok hoştu da benim en fazla dikkatimi çeken bir asır hiçbir savaşa girmemiş olmasıydı. Yani dünyanın 50 milyondan fazla insanını kaybettiği birinci ve ikinci paylaşım savaşlarında ismi yoktu. Ne zaman ki bu ülkeye ayakbastım, hayranlığımı gizleyemedim. Ne zaman ki diğer Avrupa ülkelerine geçtim (Almanya, Fransa, Avusturya, İtalya vs.) savaşa girenlerle girmeyen İsviçre arasındaki uçurumu gördüm.
Yıllar çabuk geçti kızım okula başlamıştı. Bir gün kızım okul dönüşü, baba Türkiye kaç kere savaşa girdi diye sordu. Durup dururken bu soru nereden çıktı dedim. Hemen yanıt hazırdı. İsviçre hiç savaşmamış dedi. Evet, İsviçre hiç savaşmadığını daha ilkokul da çocuklarına övünerek anlatıyordu. Yani hiç ölmemiş, öldürmemişler tarih kitaplarında çocuklarına, katliamları, kasaplıkları, düşmanı son askerine kadar yok ettiklerini anlatmamışlar. Anneler çocukları bir daha geri dönemeyecek diye korkulu anlar geçirmemişler. Zaten savaş ölmek, öldürmek, canlı hasım kitleyi ölülerden oluşan zararsız yığınlara dönüştürmek değil miydi?
Evet, İsviçreliler hiç cephede olmasalar da sınırlarında cereyan eden savaşın ne anlama geldiğini biliyorlardı. Çünkü savaş, geride bıraktığı milyonlarca ölü ve sakatıyla, kurban ettiği sayısız insanıyla, ülkelerini terk eden binlerce sığınmacısıyla, parçalanmış yaşamlarıyla, harabeye dönmüş ev ve şehirleriyle insanlık için telafisi olmayan bir yıkım, büyük bir belaydı. Zaten modern bir savaşta düşmanlarınızı görmezsiniz, bir makina gibi görmeden körü körüne savaşırsınız. Bu savaşlarda galip taraf yoktur, çünkü yenen taraf da en az yenilen taraf kadar kaybeder. Hatta bazen daha fazla. İkinci dünya savaşından sözde galip çıkan Fransa bugün Almanya’dan daha yoksul değil mi?
Bütün savaşların mağduru halklardır. Savaşı, daha fazla servete sahip olmak isteyen emperyalist güçler çıkartırlar. Bedelini ise fakir halklar öder. Çünkü savaşta ölen de öldüren de onlardır, onların evlatlarıdır. Geçmişteki paylaşım savaşları ve günümüzdeki ABD’nin Irak işgali buna iyi birer örnektir. Irak’a demokrasi götürmenin faturası bir milyon insanın ölümü. Kaldı ki demokrasi taşınan, postayla gönderilen bir araç değildir. İnsan kanı üzerine petrol hesapları yapmak ABD’nin çirkin ve sömürücü yüzüdür. Vietnam’da düştüğü bataklıkta boğuldu, kimse kurtarmadı. Irak düştüğü ikinci bataklık ve bir kurtarıcı arıyor. Ortadoğu’daki çirkin emellerine bizi de alet etmek istiyor, bizi bataklığa çekebilmek için oyunlar planlıyor.
Savaş için ne kadar tatlı ve kulağa hoş gelen gerekçeler gösterilirse gösterilsin, savaş insanlık sucudur, vahşettir. Birbirimizi çılgınca boğazlayıp yok etmektir. Savaş hayat dolu insanların emperyalist emellere feda edildiği meydanlardır. Savaş sonu görülmeyen bir tüneldir, arkadan gelecek olan acı ve yıkımı tünele girmeden görmek mümkün değildir.
Tarih, bize hep avcının aslanı nasıl avladığını anlatan hikâyeler gibi anlatıldı. Tarih hep savaş meydanlarında galip gelenlerin yazdığı palavralardı. Çünkü tarihi hep güçlü olanlar yazdı. Tarih, güçlünün ağzından çıkan sözlerdi. 20 milyondan fazla insanın öldüğü birinci dünya savaşına bakalım. Neden olarak Avusturya-Macaristan Veliahdının Saraybosna’da öldürülmesi denir. Bu doğru ise insanlık bir insan için milyonlarca insanı feda edecek kadar zalim ve aptal mı? Elbette değil altında yatan binlerce çıkar çelişkisi var. Bu savaşlarda çok sayıda sivil, açlık susuzluk, bulaşıcı hastalıklardan ölmüştür. Son 10 yıldaki savaşlarda 2 milyon çocuk öldü. 6 milyon çocuk sakat kaldı. 12 milyon çocuk evsiz, 1 milyondan fazla çocuk anasız-babasız kaldı. 10 milyon çocuk psikolojik sarsıntı geçirdi ve on binlerce çocuk tecavüz ve işkenceye uğradı. Trilyonlarca dolar insanların öldürülmesine harcandı.
Neticede savaşlar yok ettiğinden daha fazla kötü insan ortaya çıkardı. Gerçek kahramanlık katletmek değil, katletmeyi insanlık için reddetmektir.
anlamak.org