Anlamak Aşmaktır

Bilim İtaatsiz Olana İhtiyaç Duyar

Home » Irkçılık nasıl hortluyor

Irkçılık nasıl hortluyor

Bu yazıyı yazarken içimden şöyle bir ah çekmek geldi. 21. yüzyılda insanoğlu çok buluşlara imza attı, uzaya gitti, genleri çözdü, balıklar gibi yüzdü, kuşlar gibi uçtu da çok basit bir sanatı, kardeşçe yaşamayı unuttu diyorum.

Spor programından tutun da pop yıldız türkücülerine kadar asker cenazeleri üzerinden duygu sömürüsü yaparken, ama önce reklamlar diyen sermayenin çok maaşlı maşaları, ülkede yürüttükleri ırkçı şoven ve savaş kışkırtıcı yayınlar çok uzaklarda olsam da midemi bulandırdı. Sanki bu problem bugün varmış da, biz ilk defa şehit veriyormuşuz. Biz bu konuda son otuz yılda, en az otuz bin insanımızı kaybettik. Ben savaş çığırtkanlarına ve son otuz yılın sorumluluklarına sesleniyorum. Sorun bugünün sorunu değil, neden çözmek istemiyorsunuz. Ölmek ve öldürmekle insan yok oluyor ama düşünceler değil. Ne olur artık bunu anlamaya çalışın. Çok insan öldü ve sorun hala var. Hala çözmek istemeyenlerin bu savaştan çıkarı var.

Eğer yeryüzünde anlamlı ve güzel bir şey aranacaksa, işte en anlamlısı, insanların birbirini ayırmadan, eşit ve kardeşçe sine birbirini horlamadan yaşama hakkı. Bu hakkı istemek ve almak için binlerce nedenimiz var.

İnsan hafızası unutkandır, şöyle bir hatırlama yapmakta yarar var. İnsanın, yaşadığı günü anlaması zordur. Ama tarihsel süreci bilirse, neyin nereden geldiğini araştırırsa, nereye gittiğini de, yani bugünü de anlayabilir. Çünkü Türkiye, yeryüzündeki diğer bütün ülkeler gibi, dünyanın bir parçası ve dünyayla birlikte hareket eder. Son iki yüzyılımızın bu acımasız aldatmacasının sebebi ne olabilir. İnsanlarımız hızla gelişmekte olan dünyamızda olan değişiklikleri, bilimsel çalışmaları bilmiyor, öğrenmiyor ve okumuyorlar. Meydanlarda linç için önlerine katıp kovaladıkları insanları ne için kovaladıklarını da bilmiyorlar. Biz bu insanları bir kütüphanede, tiyatroda, kitapçıda göremiyoruz. Biz bu insanların, birilerini yaşatmak için koşuşturduklarını da görmüyoruz. Bu insanları biz, sadece sokaklarda, kahvelerde, maçlarda hep birbirlerine saldırırken, birilerini linç etmek için koştuklarını görüyoruz.

Irkçılığın bilimsel bir temeli yoktur. Bilim ve tarihi gerçekler ırkçılığın tezlerini, kuşkuya yer vermeyecek biçimde çürütmüştür. Gen teknolojisindeki gelişme, dünya üzerinde saf bir ırk olmadığını ortaya koymaktadır. Safkan Alman ya da “safkan Türk” kavramları sadece politik tanımlar olarak kalmaktadır. Almanya’nın kuzey ve güneyinde yapılan DNA testlerinde hiç birbirine benzemeyen özellikler ortaya çıkmıştır. Bu durum da safkan Alman yoktur. Bu uğurda Hitlerinde onun gibi düşünenlerin de yaptıkları bir katliamdır, insanlık düşmanlığıdır.

Böylece bilim ortaya koyuyor ki, bugün dünyanın değişik bölgelerinde insanlar renk, boy, yapı gibi farklılıklar gösterse de buna iklim, coğrafi özellikler, beslenme koşulları vb. etkenler rol oynamaktadır. Örneğin sıcak iklim, deriyi koyulaştırırken, soğuk bölgeler deri, saç ve göz renginin açılmasına yol açıyor. Ayrıca insanlar 4-5 bin yıl içinde kuraklık, savaş, ekonomik şartlar nedeniyle sürekli yer değiştirmişler.

Irkçılık içinde yaşadığımız toplum için büyük bir tehlikedir, buna karşı kendimizi korumalıyız. Gerici politikacıların düşmanlığa dayalı politikaları ırkçılığı kışkırtmaktadır. Buna karşı mücadele bir gerekliliktir. Demokratik, açık ve karşılıklı saygı esasına dayalı bir toplum içinde ırkçılığın yeri yoktur. Onu teşhir etme, tesirsiz hale getirme, ona karşı savaşmak bir insanlık görevidir.

Irkçılık, yaşamaya ve yaşatmaya gücü yetmeyen insanların kendilerini ancak ölümün aynasında görebildikleri bir çaresizliktir. İNSANLIK referansı açısından alındığında EN-GERİCİ-BÖLÜCÜ düşünme şeklidir.

Bu yazı 04.11.2007 tarihli Avrupa-Hürriyet gazetesinde yayınlanmıştır

anlamak.org

Name of author

Name: webmaster

%d blogcu bunu beğendi: