Davos’ta one Minute
Aslında ben çok Davos yazısı yazdım ve usandım. Olay Davos’ta geçmesine rağmen sadece olayın geçtiği gün İsviçre basınında yazıldı, konuşuldu ve unutuldu. Aradan on gün geçmesine rağmen zafer sarhoşluğunun Türkiye basınında, Meclis kürsüsünde halen bütün hızıyla sürmesi bana bir kere daha Davos’u yazdırıyor. Çünkü büyük işleri başaramayanlar küçük işlerle uğraşıyorlar. Tam sekiz kere one Minute söylenen Davos bizde daha aylarca gündemi işgal edecek ve insanlarımızın açlığı, yoksulluğu, işsizliği, ekonomik kriz gibi önemli sorunların üstü örtülecek.
Bu yazıyı yazmak için bir yol haritam yok, madem konu Davos, bu zengin ülkenin zengin kasabasına Dünya’nın tuzu kuruları neden her yıl delinin bellediği gibi gelirler, ne yaparlar ne konuşurlar. Neden Datça, Marmaris, Çeşme değil de Davos’a gelirler. Öncelikle Dünya’ya egemen olan insanların iyi korunması lazım. İsviçre hiç bir ülkeyle sorunu olmayan, yüzyıl savaşa girmemiş düşmanı olmayan emin bir ülke. Hele Davos’u sorarsanız çok güvenli bir bölge, dört tarafı dağlarla çevrili, karadan sadece bir çıkış yolu var, havadan helikopterlerle denetleniyor uçan kuşun bile boynunda asılı kimliği olan 5 binin üzerinde polisin cirit attığı, ayıp olmasın diye yüz kadar da protestocuya müsaade edilen bir bölge.
Davos’a tuzu kurular gelir dedim. Çünkü bu toplantıya katılabilmemiz için ya WEF üyesi olmamız ya bir ülke başbakanı veya ekonomiden sorumlu bakan, yâda hazine ve merkez bankası yöneticisi olmamız gerekir. Ne var onda demeyin kur bir firma, WEF üyesi ol ve Davos’a katıl. Yine olmadı WEF üyesi olmanız için yıllık 1 milyar dolar cironuz olması gerekir. Ama ben bankacıyım diyeceksiniz, 1 milyar dolar sermayeniz olması gerekiyor. Yani bu para biriktirilmez, bu para haramsız olmaz, yemeniz yutmanız, çalıp çarpmanız gerekir.
Peki, her yıl buraya gelirler ne konuşurlar? Mutlaka her yılın kendine göre bir gündemi olur, bu yıl ki gündem yönettikleri, pisledikleri, batırdıkları, savaş ve krizlere sürükledikleri dünyaya tekrar yeniden şekil vermek. Bunlar her ne kadar her yıl göz boyamak için bir gündem belirleseler de her yılın asıl amacı daha fazla kazanmak, daha fazla sömürmek.
Davos Zirvesi’ndeki sayısız panellerden biri de İsrail – Filistin meselesine ayrılmıştı. İşte olanlar orda oldu. “Sayın Peres benden yaşlısın. Sesin çok yüksek çıkıyor. Biliyorum ki sesinin bu kadar yüksek çıkması bir suçluluk psikolojisidir. Öldürmeye gelince, siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz.’’
Bu sözlerin yorumuna geçmeden önce şunu öncelikle ve üzerine basa basa söylemek isterim. İsrail yönetiminin Filistin halkına uyguladığı zulüm her türlü siyasi tepki ve söylemleri hak eder. Ama bundan da önemlisi bu tür sözleri söyleyen siyasilerin kişiliğini ön plana çıkarır.
Gazze’ de ölen çocuğu savunacaksın, ama o çocukları öldüren uçak ve pilotlarına kendi ülkende pistlerini açacak, İsrail ile ikili anlaşma imzalayan birkaç Müslüman ülkeden birinin Başbakanı olacaksınız. Diyarbakır’da ölen çocukları görmeyecek çocuk da kadın da olsa gereği yapılır diyeceksin. Irak’ta ölenlere timsah gözyaşları dökecek, öldürenleri beslemek için günde yüzlerce kamyonla yiyecek taşıyacaksın.
Şeriatçı Hamas’ı Davos’ta savunacak ama kendi ülkende Kürt halkının yüz yıllık acısını görmezden gelecek, Meclis’e giren vekillerinin elini bile sıkmayacaksın.
Çocukları seviyor gibi görünecek ama bu düzenin işsiz, aşsız, umutsuz bir yaşama mahkûm ettiği milyonlarca emekçi çocuğunun durumunu sadaka kültürü ile çözmeyi tercih edeceksin. Perez’in ses tonunda psikolojik suç unsuru arayacak ama kendi ülkende halkına, mecliste muhalefete hiç tahammülün olmayacak. Almanya’da Türkçe eğitim verilmiyor diye çıkışacak, asimilasyon insanlık suçudur diyeceksin, yakılanları kınayacaksın. Ülkendeki yangınları görmeyecek, 90 yıldır Kürt halkına dilini konuşturmayıp asimilasyon suçunu bir fiil işleyeceksin. Bu tür söylemleri yazmakla bitiremeyiz.
Şimdi ne anlamı var tüm bu söylemlerin. Filistinli çocuklar üzerinden ince hesaplar yapacaksın, daha da beteri, devlet eliyle halkı aldatacak dışarda üzgün içerde seyirci olacaksın. Katilleri alkışlamak mutlaka insanlık suçudur, ya katilleri Konya ovasında eğitmek ne suçu oluyor? O zaman durmak yok halkı kandırmaya devam.
anlamak.org