Anlamak Aşmaktır

Bilim İtaatsiz Olana İhtiyaç Duyar

Home » Kıbrıs gidiyor mu ?

Kıbrıs gidiyor mu ?

Sakın öyle bir şey anlamayın. Bu son anlaşmadan sonra çok korktum, tarih kitaplarını bir kere daha karıştırdım, birtakım benzer yönler gördüm. Onun için biraz karamsar düşündüm. Ben yine düşüncelerimi yazayım da karar yine size ait. Bu son anlaşma ne? TC ek protokolü imzaladı. Görünüş çok kibar sadece ek protokol diyor, iyide bu ek protokol ne? Türkiye Cumhuriyeti Gümrük Birliği, Ankara Antlaşması Ek Protokolü’nü 29.7.05 günü imzaladı.

Aynı gün yayımlanan deklarasyonda da (Türkiye, liman ve havaalanları konusunun hizmetler sektörüyle ilgili olduğu iddiasında ısrar etmedi ve limanlarını ve havaalanlarını Kıbrıs Cumhuriyeti bayraklı gemi ve uçaklara kapalı tutacağını ilan etmedi.) Cümlenin kuruluşu bile özen ve bezenle hazırlanmış, yok canım bir şey alt tarafı bir imza der gibi.

Ben burada yayınlanan deklarasyonu tercüme etme ihtiyacı duyuyorum. Türkiye Cumhuriyet’i limanlarını ve havaalanlarını Kıbrıs Rum bayraklı gemi ve uçaklara açtığını ifade ediyor ve bu protokolü de imzalıyor. İmzalamakla da kalınmayacak, Güney Kıbrıs, Kıbrıs Cumhuriyeti unvanıyla Türkiye’nin yeni ekonomik partneri olarak yakında sevgili halkımıza ve basınımıza tanıtılacak. Pardon unuttum bu tanıtma faslından önce Protokolün TBMM’den geçirilmesi var. Ben şahsım adıma çok merak ediyorum, Amerika Müslüman Iraklıları bombalasın’ mı teskeresinde gördüğümüz Müslüman Milletvekillerimizi bu sefer Sayın Denktaş’ın gözbebeği Kıbrıs konusunda ki cengâverlikleriyle göreceğiz. Bizi köşeye öyle sıkıştırdılar ki, hani üstüne tükürsen bıyık altına tükürsen sakal, bu protokol Meclisten geçmezse 3 Ekim’de

AB ile üyelik müzakeresine başlanması söz konusu olmaz.

Yapılan yorumlarda çok ilginç. Avusturya’dan Der Standard da aynı görüşte. “Avrupa Birliği Türkiye’ye, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımak zorunda olduğunu hatırlatmalı” Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye bu konuda yumuşak davrandığını savunan Berliner Zeitung “Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımayı reddetmesi, Avrupa Birliği’nde hiçbir şekilde kabul görmemeli. Ne var ki, başta dönem başkanı İngiltere olmak üzere bazı üye ülkeler Ankara’ya arka çıkıyor.    Financial Times, “Türk partileri Kıbrıs ile gümrük anlaşması konusunda bölündü” başlıklı haberinde “Türkiye’de siyasi partiler ve medya, hükümetin AB ile gümrük birliğini Kıbrıs’ı kapsayacak biçimde genişletme kararı konusunda bölündü” yorumunu yaptı. Kıbrıs Cumhurbaşkanı Sayın Talât’ta Türkiye, Kıbrıs Türkü’ne nasıl destek oluyorsa, biz de örneğin bu protokol konusunda olduğu gibi, AB sürecinde Türkiye’ye elimizden geldiğince destek vermeye çalışıyoruz dedi. Arı kovanına çomak sokmakla meşhur Fransa’dan hemen çatlak ses geldi hem de Başbakan’dan (Villepin) Türkiye’nin Kıbrıs’ı tanımaması halinde, AB ile müzakerelerin düşünülemeyeceğini söyledi. Mösyö Chirac hiç geride kalır mı oda bu sözleri aynen destekliyorum dedi.
Hani başında söyledim ya, bütün bu açıklamalar beni Tarih kitaplarına tekrar götürdü. Sanki aynı senaryolar bu sefer savaşarak değil de masa başında zahmetsiz hallediliyor. Tabi emperyalizm de imaj değiştirdi, işgal edeceği yerlere artık topu tüfeği ile değil, kalem defter ve petrol uzmanları ile geliyor. 1. Dünya savaşında en büyük paylaşım bölgesi Osmanlı toprakları olmuş. En kapsamlı barış antlaşmaları da Osmanlı ile yapılmıştır. Ama çok enteresandır plan program o kadar güzel yapılmış ki Osmanlı’nın işi aslında daha savaş çıkmadan 30-40 yıl önce bitirilmiş. Osmanlı’nın tarihinde iki önemli antlaşma var, imzalanıp da uygulanmayan. Biri 1878-1879 OSMANLI-Rus savaşı sonrası imzalanan Ayestefanos Antlaşması, biri de 1. Dünya savaşı sonrası imzalanan Sevr antlaşması. Ayestefanos anlaşması Rusya’ya sıcak denizlere inme konusunda Balkan ve Doğu koridorunu açmıştır. Bu durum Avrupa devletlerin tepkisine neden olmuş, Rusya yeni bir savaşı göze alamadığından Berlin’de bir kongre toplanmasını kabul etmiştir. Yani AYESTEFANOS ANTLAŞMASI yürürlüğe girmemiş, bunun yerine Berlin antlaşması imzalanmıştır. (Yalnız buradaki inceliği gözden kaçırmayalım, Rusya savaşı kazandığı halde kaybetmiş gibi oluyor çünkü aynı Avrupa biz sana Osmanlı’yı yedirtmeyiz, kendimiz yiyeceğiz diyor) Bu sırada İngiltere, Osmanlı Devletine Kıbrıs’ta kendisine bir ÜS verilmesi durumundaKongrede Osmanlı Devletini savunacağını söyler, Osmanlı İngiltere’nin bu isteğini kabul eder ve Kıbrıs’ta üs kurmasına izin verir. Bize yardım sözü veren İngiltere 1882 yılında MISIR’I elimizden alır Osmanlı 1,Dünya savaşına girdiği an Kıbrıs’ı topraklarına kattığını açıklar. Meşhur bu Berlin antlaşmasına Katılan Devletleri (Osmanlı, Rusya, İngiltere, Fransa, Avusturya, İtalya ve Almanya)görünce aklıma biz yine aynı filmimi seyrediyoruz diyorum çünkü aktörler aynı.

Tarih’te küçük bir gezinti yaptık, karar ve yorum size ait ama benim canım çok sıkılıyor üf be ne AB’mizsin diye haykırmak geliyor içimden. Kucağına oturttuğun AB sevdalı ülkeleri istediğin gibi kendi kararların doğrultusunda yönlendiriyorsun. Arkası gelmez istekleriniz bitti dediğimiz anda, bildiğimiz şarkımız başlıyor, biri biterken öbürü de başlar vermesin Allah. Kendi kendime yok mu şu Dünya’da AB’ye muhtaç olmadan yaşanan bir ülke, oraya gitmek istiyorum diye bağırırken, eşim sesleniyor içerden, otur oturduğun yerde İsviçre’de yaşıyorsun.

Bu yazı 04.08.2005 tarihli Avrupa-Hürriyet gazetesinde yayınlanmıştır

anlamak.org

Name of author

Name: webmaster

%d blogcu bunu beğendi: