2008 Dilekleri
Bu yılbaşını şöyle stresten, sigara dumanından uzak evde ayak ayak üstüne atarak ekran başında geçirdim. Maşallah televizyon kanalları birbiri ile yarışırken, bizede pahalı sanatçıları izlemek, devlet büyüklerimizin 2008 dilek ve temennilerini dinlemek kaldı. Yeni yılın ilk yazısında “şimdi bana kaybolan yıllarımı verin“ demeyeceğim. Çok iyi biliyorum kimse onu bana geri vermeyecek. Ama en azından ekranda gördüklerimi, duyduklarımı yorumlayacağım.
Benim okula gittiğim yıllarda felsefe dersleri okutuluyordu. İçimden şu felsefe dersleri ilkokullarda da okutulsun isterken, birde duydum ki bu dersler kaldırılmış. Yani bizim gören, düşünen, sorgulayan gençlere ihtiyacımız yokmuş. Sağolsun büyüklerimiz bizim için düşünüyor ve doğru olanları TV kanallarında halkımıza anlatıyorlar. Bize sadece kafa sallamak ardından da şükretmek kalıyor. Dolayısıyla böyle bir toplumu yönetmek, böyle bir topluma yalan söylemek de öylesine kolay oluyor.
Türk TV’larında sanki bir sanatçı yağmuru vardı. Hepsinede şarkıları bitiminde aynı sorular soruldu. Yeni yıldan beklentileriniz nedir? Maşallah sanki hepside ağız birliği yapmışcasına (birkaçı hariç) Allahım’dan sağlık sıhhat, bol kazanç, mutluluk, yeni aşk vs. istediler. Arada bir reklamlar gündeme geldi. Ben iyi bir izleyici olarak şarkıcıları TV ekranlarında görünce sanatcı olarak algıladım. Tabii onlar sanatçı olunca izleyicilerin sanatçıdan beklentileri daha değişik oluyor. Kendimi sanki Cuma namazında hissetdim. Ülkede yeterince imam var. Hem sağlıklı olmak için, sağlıklı beslenmek, sağlıklı yaşamak gerekiyor. Aynen bol kazanç içinde sömürülmeden çalışmak gerekiyor. Hani öyle ol deyiverince olmuyor, seni istedi diye kimse de öyle hesabına bir kaç kuruş havale etmiyor. Birde insan hep kendine istemez ki, Dünya’da aç insanlar var, savaşlar var, sokakta yatan çocuklar, kirletilen doğa, talan edilen kaynaklar, hortumlanan vergiler var, var da var. Sevgili sanatçılarımız birazda bunlar için dua etseydiniz, olurmu öyle hep bana hep bana. TRT Tarkan’ın aldığı ücretin söylendiği kadar yüksek olmadığını iddia ederken, diğer bir kanalda sanki açık artırma yaparcasına ben 10 çocuk, ben 20 çocuk okutacağım sözleri yer alıyordu.
Halkın vergileri ile ayakta duran TRT, peki size sormazlarmı Tarkan söylenen paranın onda birini de alsa bu yine 120-130 bin YTL’ye tekabül eder. Yarım saat için bu rakam çok değil mi? Sabahlara kadar programı büyük bir beceri ile götüren kendi öz sanatçılarınıza neden bu tutarın yüzde birini layık görmezsiniz. Çocuk okutmak isteyen, ev dağıtan kanallar, hasta tedavi ettirmek isteyen zenginler. Siz böyle bir yardım için neden yılbaşı gecesini, TV kanallarını beklersiniz. Sizin ülkemizin aç, yoksul, hasta yaşayan milyonlarından hiç haberiniz yok mu? Bunlar birgün de yılbaşı gecesi mi oluştu? Daha önceleri siz uzayda yaşıyor da bunları göremiyormuydunuz.
Ya devlet büyüklerimize ne dersiniz. Başbakan, Cumhurbaşkanı, meclis başkanı, savaş çığırtkanlığından muhalefete zamanı olmayan, muhalefetin cengaver parti başkanları. Hepside yeni yıl için inciler döktürdüler. Birlikten, beraberlikten, kalkınmadan, çağdaşlıktan dem vurdular. Bir ülke düşünün ki, ulusal gelirin yüzde 90’ına nüfusun yüzde 10’u el koyuyor. Geri kalan yüzde 90’ın haklı talepleri şiddetle bastırılıyor. Yalan, dolan, hırsızlık suç olmazken, düşündüklerini söylemek suç oluyor. Böylesi şartlarda “birlik ve beraberlik” ne anlama gelir? Klişe sözleri hiç yorulmadan tekrarlayan devlet büyükleri, köle olunca efendisi olacağını, gelişmişliğin az gelişmeyi, ezmenin ezileni, zenginliğin yoksulluğu doğuracağını bilmezler mi? Bu eşitsizlikler giderilmeden bir ülkeye ne refah ne de barışın gelmeyeceğini bilmezler mi? Bir ülke düşünün ki, yangın yeri ve siz bu yangının ortasındasınız. Bir yandan yoksulluk, sefalet, işsizlik diz boyu sürerken, diğer yandan dünyanın en pahalı petrolünü halkına layık görenlerin refah anlayışı, halkın değil kendi ailelerinin refahıdır.
Diyalektiğin temeli sürekli değişim olunca her bitişde bir başlangıça dönüşüyor. Bütün Dünya 2008 ile yeni bir yıla girdi. Yeni yılda eski bütün problemler, en alttakiler en üstekiler, farklılıklar aynen yerlerini aldılar. Herkesin mutlaka beklentileri olacak ama gerçekleşecekler beklentiler gibi olmayacak. Akıl ve ilmin üstünlüğüne inananlar üretecekler, değişecekler, değiştirecekler. Sonsuza kadar hiçbir kelimesi değişmeyen, değiştirilemeyen eserlerin öğrencileri de direnecekler, değişimin getirdiği olanaklardan yararlanma, kullanma iki yüzlülüğünü yapacak ama değişimi görmemek için direnecekler. İktidarı elinde bulunduranlar da halk kesimlerinin yararına hiçbir şey yapmayacak, içi boşaltılmış birlik, beraberlik, kalkınma, refah yalanlarını hiç yorulmadan tekrar ederlerken yeni yıla elektrik, akaryakıt, doğalgaz, ulaşım zamları ile başlamayı ihmal etmeyecekler, adına da refahlaşma diyecekler.
Bu yazı 2009 tarihli Avrupa-Hürriyet gazetesinde yayınlanmıştır
anlamak.org